İçsel yüzleşmenin en derin anlarında insan, kendi varlığının ağırlığını tüm çıplaklığıyla hisseder. "Hapsoluş" adlı bu eser, bireyin kendiyle olan savaşını, kimlik arayışını ve ruhunun sıkışmışlığını betimliyor. Yüzü olmayan bir figür, ellerin güçlü ancak çaresiz dokunuşları arasında erirken, kendi benliğiyle hesaplaşmanın verdiği içsel sıkıntıyı dışa vuruyor.
Koyu tonların melankolik atmosferi, altın desenlerin ağır ve kadim bir geçmişi hatırlatan dokusu içinde kaybolurken, mor ve mavi dokuların oluşturduğu soyut beden, hem ruhsal hem de fiziksel olarak bölünmüşlüğü simgeliyor. Figürün boş yüzü, bireyin toplumun dayattığı kimlikleri aşarak kendi hakikatini bulma çabasında ne denli zorlandığını gözler önüne seriyor.
Eller, belki bir kurtuluş arayışının, belki de kaçınılmaz bir kaderin simgesi. Kendine tutunmak mı, yoksa daha da derine çekilmek mi? "Hapsoluş", izleyiciyi bu sorularla baş başa bırakıyor.
top of page


21.000,00₺Fiyat
KDV hariç
bottom of page